----, bu mesneviyi İranlı şair Feridüddin Attar'dan manzum olarak Türkçeye çevirmiştir. Ancak çevirisinde Attar'ın eserindeki pek çok bölüme yer vermemiş ve çıkardığı bölümlerin yerine başka eserlerden seçmeler yaparak eklemeler yapmıştır. Böylece güzel bir Anadolu Türkçesiyle yepyeni bir --- ortaya çıkmıştır. Mesnevide tasavvufla ilgili pek çok öyküye yer verilmiştir. Eserde çeşitli kuşların, Hüdhüd'ün başkanlığında padişahları Simurg adlı kuşu aramaları anlatılır. Kuşlar birer sembol olup Simurg Allah'ı, Hüdhüd insanı temsil eder.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdaki bilgilerden hangisi getirilmelidir?
Aşağıdaki eserlerden hangisi 14. yüzyıl divan şairlerinden Ahmedi'ye ait değildir?
Aşağıdakilerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
18. yüzyılın ünlü divan şairlerindendir. Gerek yaşamı, gerekse şiiri ile estetik, sanat ve eğlence eğilimleri ile göze çarpan bu devrin önemli bir temsilcisi olarak kabul görmüştür. Kasidelerinde, çağdaşı divan şiirlerinde gözüken kalıp, imge ve kelime haznesini tekrarlayan sanatçı, şarkı ve gazellerinde ise hem dil, hem de içerik bakımından yenilikçi bir yol izlemiş, divan şiirine yenilik getirmiş, halk deyimlerini ve söyleyişlerini şiirlerinde kullanmış, kasideden çok, gazel ve şarkılarıyla tanınmıştır.
Şarkılarıyla ün yapmış bu divan şairi aşağıdakilerden hangisidir?
Aşağıdaki eserlerden hangisi Mevlana'ya ait değildir?
17. yüzyılın en büyük divan şairidir. Sevgi ve nefretinde sınır tanımayan bir mizacı vardır. Bu yüzden övgü ve yergilerinde sınır yoktur. Şiirinde göze çarpan en önemli özellik ahenktir. Onun şiirlerini okunurken bir savaş sahnesinin tasviri yapılmışsa, kılıçların şakırtılarını duyar gibi oluruz. Mecazlarındaki zenginlik ve genişlik de dikkat çekicidir. Şair bu özellikleri dolayısıyla kaside tarzını seçmiş ve en büyük kaside şairlerinden biri olduğunu kabul ettirmiştir.
Bu parçada sözü edilen divan şairi aşağıdakilerden hangisidir?
Divan şiirinin ilk büyük şairi olarak kabul edilir. Nahcivan seferinden dönen Kanuni'ye bir kaside sunar ve padişahın ilgisini çeker. Zati'yi örnek alarak başladığı şiirinde kendi kişiliğini bulduktan sonra devlet işlerinde çeşitli görevler yapar. Kanuni'nin ölümü üzerine divan şiirinin içtenlik dolu en güzel mersiyelerinden birini yazar. Ölçü ve uyakları kullanışta kendine kadar gelen şairleri ve çağdaşlarını aşmıştır. Şiir dili içine İstanbul Türkçesini, deyimleri, halk söyleyişlerini yerleştirmiştir. Yabancı sözcük ve tamlamaları bol kullanmıştır. Özellikle kasidelerinde ve Kanuni Mersiyesi'yesinde kullandığı dil daha da ağırdır.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
Aşağıdaki sanatçılardan hangisi mesnevi türünde eser vermemiştir?
16. yüzyıl divan şiirinin en önemli sanatçılarındandır. Hacdan dönerken Filistin'e uğrayan şair, buralarda gördüklerinin etkisiyle "Yusuf u Züleyha" mesnevisini yazmıştır. İran seferi sırasında Kanuni'nin oğlu Şehzade Mustafa'nın boğdurulması üzerine ünlü "Şehzade Mustafa Mersiyesi" ni yazmıştır. Şair, mesnevilerinde gelenekten çok, yerli ögeleri kullanmıştır. Şiirlerinde dönemine göre kullandığı yalın dil, divan şiirimizin yenileşmesine önemli bir katkı sağlamıştır. Şairin, İstanbul ve Edirne ile ilgili iki şehrengizi vardır.
Bu parçada tanıtılan divan şairi aşağıdakilerden hangisidir?
Eser, Şeyhi Divanı'nda II. Murat'a mesnevi tarzında yazılmış bir övgünün içinde "Münasip Hikaye" adıyla yer alır. Eserde padişah övülür ve sultanın devrinde herkesin mutlu olduğu, sadece şairin mutsuz olduğu anlatılıp "yeri gelmişken" denilerek yüz yirmi altı beyitlik mesnevi biçimindeki öyküye geçilir. Bu eser, başarılı bir fabl örneğidir. Eserde, olaylar başarılı bir şekilde sıralanmış; canlı betimlemeler yapılmış; nükteli, alaycı, iğneleyici bir dil kullanılmıştır. Kimi insanların daha doğuştan ayrıcalıklı oldukları, ,neyi, nasıl istemek gerektiği, aksi halde insanın başına olmadık işler gelebileceği anlatılmıştır.
Bu parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
Aşağıdakilerden hangisi dini tasavvufi nitelikte bir eser değildir?
18. yüzyılın ikinci yarısında yetişen şair, divan şiirinin son büyük temsilcisi olarak kabul edilmektedir. Yirmi altı yaşında iken Hüsn ü Aşk adlı ünlü mesnevisini yazmıştır. Şiirlerinde anlam ve öz yönüyle Mevlana'dan yararlanmıştır. Divan şiirinin gelişimi içerisinde Sebk-i Hindi akımının üslubunu kullanmış, bu nedenle anlaşılması güç şiirler söylemiştir. Duygu ve düşüncelerini birtakım hayal ve mazmunlarla anlatmıştır.