TYT Türkçe Anlatım Teknikleri Online TEST - 1

Anlatım Teknikleri konusu TYT Türkçe dersi test çöz sayfasındasın. Anlatım Teknikleri Konusu test için her sorunun 1 dakika süresi vardır. Aşağıdaki Anlatım Teknikleri konusu TYT Türkçe dersi testini belirtilen süre içerisinde çözdükten sonra en aşağıda bulunan \"cevapları kontrol et\" butonuna tıklayarak Anlatım Teknikleri Konusunda yaptığın doğru - yanlış sayısı, cevaplar ve aldığın puanı görebilirsin.

Sıralı Test Çöz
Soru 1
Günümüzde Kazakistan sınırları içerisinde bulunan Balkaş Gölü'nün ortalama uzunluğu 605 km, genişliği ise doğuda 74 km, batıda 19 km'dir. Yüzölçümü 16.996 km2dir. En derin noktası 25,6 metre iken ortalama derinlik 5,8 metredir. De­nizden yüksekliği 341,4 metredir. Kıyılarının uzunluğu 2.385 km'dir. Toplam su havzası 413.000 km2 dir.

Bu parçada aşağıdaki düşünceyi geliştirme tekniklerin­den hangisi ağır basmaktadır?
Soru 2
Küçük çocuk, deniz kenarında gördüğü yassı bir taşın gü­zelliğine hayran kalmıştı. Mutlaka bir mücevherdi bulduğu. Şekli de bir insan kalbi gibiydi. Üstelik ışıl ışıl parlamaktaydı. Çocuk, taşı avuçlayıp eve koştu ve onu büyük bir heyecan­la babasına uzattı. Adam, yavrusunun soğuktan morarmış avucundaki taşın, birbirine sürtüldüğünde kıvılcım çıkaran bir çakmak taşı olduğunu hemen anladı. Fakat bunu ona söyle­medi. Küçük çocuk, rüyalarını süsleyen bisiklete kavuşmak için elindeki taşı satmak istiyor ve o paranın bir bölümüyle de bir top alacağına inanıyordu. Fakat babası buna yanaş­mıyordu. Çocuk işin kendisine düştüğünü anladığında tatilde simit sattığı çarşıya gitti. Kuyumcu vitrinleri, göz kamaştıran ışıkların aydınlattığı altın kolyelerle doluydu. Bir de elindeki taşın çok daha küçük olanlarıyla süslenen pahalı yüzükler­le ... Çocuk, en gösterişli mağazayı gözüne kestirdikten sonra bir süre vitrinin önünde bekledi. İçeride, dükkan sahibi olduğu anlaşılan bir adam vardı. Müşteri olarak da Kürk mantolu bir hanım ...

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden han­gisi söylenemez?
Soru 3
"Batı Türkçesi" tabiri ilk defa Kaşgarlı Mahmut tarafından kul­lanılmıştır. Türk dilini Doğu ve Batı grubu şeklinde iki ana kola ayıran Kaşgarlı, Doğu koluna "Hakaniye" adını vererek bu­nunla Kaşgar ile Balasagun civarındaki yazı dilini kastetmek­tedir. Ayrıca Karluk, Yağma, Çiğil, Tohsı, Argu ve Uygur Türk­lerinin dillerini de Doğu grubuna dahil etmektedir. Kaşgarlı'ya göre Batı grubu ise Oğuz, Kırgız, Kıpçak, Bulgar ve Peçenek dillerinden oluşmaktadır. Türklük biliminde Batı Türkçesi teri­mi, farklı lehçeleri belirtmek için kullanılmaktadır. Günümüzde Batı Türkçesi terimi özellikle lehçe tasnifi terminolojisi içinde daha çok Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Gagavuz Türkçesi gibi Oğuz grubu Türk yazı dilleri­ni ve ağızlarını ifade etmektedir.

Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerin hangisidir?
Soru 4
Temel varsayımlar, duyusal deneyimlerimizi yorumlamamız ve dünyanın olaylara dayalı tanımlarını yapabilmemizde bir çerçeve oluşturmak üzere gereklidir. Teori, olgulardan önce gelir ve olgular dediğimizin duyularımıza ulaşan ham veriler olmadığını idrak etmemiz önemlidir. Olgular fazlasıyla bilinç­siz olsa bile karmaşık verilerin tanzim edilmesinin sonucun­da ortaya çıkar. Bu konuda Whewell şunları söylemektedir: "Olgu, düşüncelerimizin şeylerle birleşmesidir. Bir olguda, fi­kirler duyumlarla birbirine öylesine kolayca aşina olur ve bütü­nüyle uyumlu bir şekilde uygulanır ki onları görmeyiz, onların vasıtasıyla görürüz."

Bu parçanın anlatımında aşağıdaki düşünceyi geliştirme tekniklerinden hangisi ağır basmaktadır?
Soru 5
Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş. Bir ağaç dev­rilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne de öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından birkaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyor­muş. İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava karardığın­da eve dönüyormuş. İki arkadaş, bir hafta boyunca bu tem­poda çalıştıktan sonra kestikleri ağaçları saymaya başlamış. Sonuçta ikinci adamın daha çok ağaç kestiği anlaşılmış. Bi­rinci adam öfkelenerek: "Bu nasıl olabilir? Ben daha çok ça­lıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç işi bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?" İkinci adam, yüzünde tebessümle cevap vermiş: "Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken ben arada bir dinlenip bal­tamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir."

Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerin hangisidir?
Soru 6
Nedense bazı yazın eleştirmenleri ve ozanlar, şiirde biçemin içerikten önce geldiğini dile getiriyorlar. Ben, biçemi büsbütün boş vermiş bir ozan değilim elbette. Kendi şiirlerimde uyak, redif, nazım birimi gibi dış yapı unsurlarının sağlamlığını gö­zetirim. Ne var ki şiirin yapısının konusundan önce geldiğini savlamak, bana abartılı bir görüş gibi geliyor. Şöyle ki biçem yönü çok güçlü ama okuruna hiçbir anlam ifade etmeyen bir şiir düşünün. Böyle şiirler edebiyatımızda hiç mi yazılmadı?Elbette yazıldı. Gelin görün ki bu şiirler, gelip geçici birer he­ves olmaktan öteye gidemedi. Fakat öyle şiirlerimiz de var ki, biçemi kusurlu olmasına rağmen okurda derin manalar uyan­dırdığından edebiyatımızda önemli bir yer edinmiştir.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
Soru 7
Kendimi bir an, tertemiz bir doğada, yemyeşil ağaçların ara­sında hayal ettim. Büyük kentin bireyi sıkan, yoran, silkele­yen, inciten atmosferinden sıyrılmak, en büyük keyif. Bu keyfi doyasıya tattığımı farz ettim, düşledim. Kendimi bu masalsı atmosfere kaptırmışken tatlı bir esintiyi önce başımda, sonra ensemde hissettim. Denizden gelen bir rüzgardı bu. Öylesine zarif, öylesine ince, serin ve yumuşak ... Derken gözlerimi iyi­ce kapattım ve bu hayale daha da yoğunluğuna sarıldım. Ar­tık benliğim yoktu ve ben doğayla bütünleşmiştim. Bir büyüyü andırıyordu her şey. Hiç bitmesin istiyordum.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden han­gisi söylenemez?
Soru 8
Edison'un üzerinde çalıştığı elektrik ampulünün içine koya­cağı tel için 200'den fazla maddeyi denediği söylenir. Bir gün kendisine:
- Bugüne kadar 200'den fazla maddeyi denedin, yine de başaramadın. Niye bu işten vazgeçmiyorsun? denmişti. Edi­son'un cevabı düşündürücüydü:
- Hiç de değil. Ben 200 maddenin ampul teli olarak kullanıla­mayacağını keşfettim. Yakında ampulü ışıklandıracak teli de bulacağım.

Bu parçada aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisi kul­lanılmıştır?
Soru 9
Herkesin bildiği bir söz vardır: "Eğitim ailede başlar." Her aile başarılı çocuklar yetiştirmek ister. Bunu gerçekleştirmek için çocuğuna her türlü imkanı hazırlar. Ancak unutulmaması ge­reken bir konu daha vardır ki o da çocuğun kimlik gelişimidir. Ailenin çocuğa verdiği eğitimle çocuğun kişilik yapısı şekille­necekse aile çocuğa nasıl bir eğitim vermeli? Öncelikle her aile, çocuklarını birey olarak görüp onların kişiliklerine saygı duymalıdır. Bunu başarabilmede iletişim çok önemlidir. İleti­şimin sağlıklı yürütülebilmesi ise etkin dinlemenin varlığına bağlıdır. Batılı psikolog Publilus Syrus, "Çocuğuna servet bı­rakmak isteyen anne ve baba, ona iyi dinlemeyi öğretmelidir." demektedir. Ayrıca etkin dinleme için kişinin söylediklerinin gerçek anlamlarının kavranması gerekmektedir.

Bu parçada özellikle aşağıdaki düşünceyi geliştirme tek­niklerinden hangisi kullanılmıştır?
Soru 10
Bir tehdit karşısında organizmada, yaşamın sürdürülmesi amacına yönelik bir dizi faaliyet gerçekleşir. Depolanmış yağ ve şeker kana karışır. Solunum sayısı artar. Kanın alyuvar sayısında artış görülür. Kan basıncı yükselir. Kan pıhtılaş­ma mekanizması harekete geçer. Sindirim yavaşlar ve durur. Gözbebekleri büyür. Hipofız bezi uyarılır. Tüm bu uyarımlar beynin kontrolündedir ve yaşamın devamı için olmazsa ol­mazlardandır. Kişi bu uyarıların oluşumunu içgüdüsel olarak meydana getirir ve bu durum da onun doğal bir koruma kalka­nına sahip olduğunu gözler önüne serer.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi ağır bas­maktadır?
Soru 11
Küçük bir kasabanın ana caddesinde iki tatlıcı vardı. Bir gün onlardan biri, kasabanın yaşlı ve güngörmüş adamını ziyaret ederek tatlı dükkanını kapatacağını ve başka bir kasabaya ta­şınacağını söyledi. "Dükkanını niye kapatıyorsun?" dedi gün­görmüş adam. "Benim rakibim çok iş yapıyor." dedi bezgin tatlıcı. "Kasabadaki müşterilerin çoğu, onun dükkanından alış­veriş yapıyor." "Kasabanın insanlarının hep onun dükkanına gittiklerini nereden biliyorsun?" diye sordu güngörmüş adam. "Gayet kolay. Dükkanımın kapısından baktığımda onun dük­kanına giren ve elleri dolu olarak çıkan herkesi görüyorum." dedi bezgin tatlıcı. "Senin bütün sıkıntın da bu." cevabını verdi güngörmüş adam ve sözlerine şu uyarıyı ekledi: "Eğer onun dükkanını gözetlemek için harcadığın zamanı kendi iş yerini geliştirmek için kullansaydın sen de başarılı olurdun."

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine yer verilmiştir?
Soru 12
Albert Einstein'ın dört yaşına dek konuşamadığını ve yedi ya­şına dek de okuyamadığını biliyor muydunuz? Beethoven'ın müzik öğretmeni ise onun asla bir besteci olamayacağını söylemişti. Ya genç Ludwig Beethoven ona inansaydı? Wo­olworth Mağazalarının kurucusu F. W. Woolworth bir mağa­zada çalışmaya başladığında gerekli duyarlılıktan yoksun ol­duğu gerekçesiyle müşteri ilişkilerinden uzak tutulmuştu. Walt Disney ünlü olmadan önce çalıştığı gazeteden işe yaramaz düşünceleri olduğu gerekçesiyle kovulmuştu. Caruso'ya mü­zik öğretmeni: "Sen asla şarkı söyleyemezsin, çünkü sesin yok!" demişti. Tüm bu insanlar, çevrelerindeki kişilerin söyle­diklerine inansalardı ne olurdu? Dünya Beethoven'ın müziğin­den, Caruso'nun sesinden, Einstein'ın buluşlarından yoksun kalacaktı.

Bu parçada aşağıdaki düşünceyi güçlendirme yolların­dan hangisi ağır basmaktadır?
Soru 13
Peyami Safa, edebiyata derinden bağlı usta bir yazardı. Be­nim gibi pek çok eleştirmende hayranlık uyandıracak kadar zengin bir edebi birikime sahipti. Onun eserlerini okurken üzüntüden sevince, şaşkınlıktan meraka varıncaya değin tür­lü hislerin etkisine kapılırım. Büyük yazarın kalemi, dostların­dan birinin ifadesiyle "kazanç tarlasında saban gibi işlemeye" mecburdu. Aksi halde yazarımız aç kalırdı. Safa'nın 1940 yı­lında Cahit Sıtkı'ya söylediği şu cümle, bir yazar olarak yaşa­dığı dramı çok iyi anlatmaktadır: "On dokuz senelik yazı haya­tımda, bu cemiyet bana bir hafta istirahat hakkı vermemiştir." Ancak yazarın bundan fazla şikayetçi olduğu da söylenemez, çünkü o, azmini ve başarılı olma hırsını biraz da hastalıkları­na ve fakirliğe borçlu olduğunu düşünüyordu. Peyami Safa'ya göre insana fakirliğin ve hastalığın öğrettiklerini hiçbir okul ve kitap öğretemez.

Bu parçanın anlatımı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Soru 14
Küçük Willy, köpeği Archy'yi de alarak kasabanın meydanına doğru yürümeye başladı. Coşkulu kutlamalar başlamıştı bile. Önceki gün kasabanın basketbol takımı, rakibini finalde açık bir sayı farkıyla yenip kupayı kazanmıştı. Willy, meydana ulaştığında yoğun bir kalabalık gördü. Genci ve yaşlısı, kadını ve erkeğiyle kasabalı, küçük ve yuvarlak meydanı doldurmuştu. Dört bir yan, mavi ve beyaz bayraklarla süslenmişti. Sevinçli kalabalık hep bir ağızdan şarkılar ve marşlar söylerken ellerindeki kulüp bayraklarını sallamayı da ihmal etmiyordu.Willy de bu kalabalığa karışarak dertlerini bir an için de olsa unutmak istedi. Fakat bu durumu öylesine abartmıştı ki köpeği Archy'nin de nerede olduğunu artık bilmiyordu.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenler görülmektedir?
Soru 15
Nabzınızı veya kalp vurum sayınızı saymayı öğrenmeniz gerekir. Bunun için çeşitli yerler vardır. Söz gelimi bilek, şakak, şah damarı ya da doğrudan kalp üzerine elinizi koymak yeterlidir. Birçok kişi, kalp vurum sayısını en kolay şah damarından ölçer. Bir dakika içindeki vurum sayısı size bir fikir verecektir. Egzersiz sırasında kalp vurum sayısını 10 saniye kontrol edip 6 ile çarpmak yeterlidir. Bir kişi, genel olarak kalp vurum sayısının %70- 75'i olarak belirlenen kritik kalp vurum sınırları içinde kalmalıdır.

Bu parçanın anlatımında hangi seçenekte verilenlerden yararlanılmıştır?
Test Bilgileri ve Sonuçlarım
  • Toplam Soru : 15
Ek Bilgiler