Gökteki yıldızlar kadar sayısız
Ah, yurdumun kimsesiz ve yoksul çocukları
Anladım farkınız yok koparılmış başaktan!
Bu dizelerde “yoksul çocuklar” aşağıdakilerin hangisinde verilenlere benzetilmiştir?
Keşke bugün çıkmasaydım dışarı, diye söylendi küçük kaplumbağa. Hava öyle sıcaktı, güneş öyle yakıcıydı ki dağı taşı eritiyordu bugün. Ter içinde kaldı kaplumbağa, can sıkıntısıyla of çekti. Bugünün tadı tuzu olmayacaktı besbelli.
Bu parçadaki altı çizili cümlede aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
Çocuk, çok sevdi ağacı...
Verirdi ona her kış
Çiçekleri olaydı!
Ağaç, çok sevdi çocuğu...
Öperdi altın saçlarından
Dudakları olaydı!
Bu dizelerde aşağıdakilerin hangisinde verilen söz sanatları vardır?
Karların da lambam gibi rengi sarıdır.
Onlar yırtık bir mektubun parçalarıdır.
Bu dizelerdeki söz sanatı aşağıdakilerden hangisinde vardır?
Her gök gürlemede
Cik cik cik
Bir ton yağım erir
Dermiş serçecik
A serçecik demişler
A serçecik cik
Etin ne, budun necik
Ton kimdir, sen kimcik
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi yoktur?
Senin için dağları deler, yol açarım yâr
Senin için denizleri kuruturum yâr
Senin için gök kubbeyi yerlere çalarım yâr
Canım iste canım bile sana kurban yâr
Bu dizelerde ağır basan söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
Dışarıda fırtına gittikçe artıyor, rüzgâr ıslak kamçısını kerpiç duvarlarda gezdiriyordu. Yükselen sular tahta oluklardan taşıyor, gürültüyle yerlere dökülüyordu.
Bu parçadaki kişileştirme sanatının göstergesi aşağıdakilerden hangisidir?
İşte doğduğun eski evdesin birden
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven
Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik
Ve cümle yitikler, mağluplar, mahzunlar
Bu dizelerde kişileştirilen varlıklar aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?
Yaşam, size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın.
Bu cümledeki söz sanatı aşağıdakilerden hangisinde vardır?
Rüzgâr esiyordu tarlalarda. Buğday başakları rüzgârla birlikte sallandıkça hışırtıları duyuluyordu. Çeşit çeşit kuşlar cıvıldayarak eşlik ediyordu buğdaylara. Karatavuk bülbülden bile daha güzel ötüyordu bu defa. Serçeler minik adımlarla oradan oraya sekiyordu. Karıncalar telaşla yiyeceklerini topluyordu. Tüm canlılar muhteşem bir uyum içinde yaşıyordu.
Bu parçadaki altı çizili sözcüklerden hangisi kişileştirme sanatının oluşmasına neden olmuştur?
Gecenin karanlığında loş bir kayıkhanede mehtabı izliyordu. Bu mutlulukla yüzü de tıpkı mehtap gibi aydınlatıyordu gölü.
Bu parçadaki benzetmede “kendisine benzetilen” varlık aşağıdakilerden hangisidir?
Aşağıdaki dizelerden hangisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur?