Türbedeki lahitlerin bulunduğu altın yaldızlı, nakışlı, çinili salondan sonra, görevlilerin izniyle alt kattaki asıl kabir odasına girdim. Arkadaki bakımsız avludan birkaç basamak indikten sonra alçak bir kapıdan girdiğimiz basık tavanlı, rutubetli, kasvetli oda gerektiği gibi, sadece tek bir çıplak ampulle aydınlatılmıştı. İçim ürperdi. Timur’un kemikleri çok yakınımdaydı ama mezar taşına bile el sürmedim ne olur ne olmaz diye.
Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?