Sait Faik lüzumlu adam olmak istiyor; bir işe girmek, kahve açmak, bilet toplamak, karpuz sergisi kurmak, gazetecilik yapmak, balıkçılıkla geçinmek, şu ya da bu... Ama her şeye rağmen o, yaptığı işin önemini biliyordu. Öykü yazmanın da yeteri kadar önemli, hem de çok önemli bir uğraş olduğuna inanıyordu. Bunu açıkça söylemese de, yazmasa da; ikide bir öykü yazmaktan yakınsa da; yazmanın, sanatın bir ulus için, insanlığın tümü için en gerekli bir uğraş olduğunu biliyordu. Yazmadan duramayacağını anlayıp kalemini tutup öptüğü o an bunu olanca derinliğiyle duymuştu. Bize de duyuracağına inanmıştı. Öykülerinin gücü, kalıcılığı da bu inançtan, bu güvenden geliyor.
Bu parçada, Sait Faik'le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?