Arkadaşlarla bir ara gazetede hangi konularda yazılar yazalım diye bir tartışma başladı. Söz döndü dolaştı edebiyata geldi. Roman, öykü, şiir üretelim... Olmaz! Bu eyleme de kuşkulu bakmaktayız. Otuz yıl önce, daha da önceleri, kırk yıl önce; edebiyatımızın halkımıza, Anadolu'muza yöneldiği sıralarda denirdi ki, efendim bu yazarlar memleketin açlığını sefaletini yazıyorlar... Diyelim ki yazıyorlar, niçin yazmasınlar. Dert bilinmezse derman nasıl bulunur? Yazar, şair toplumun gözü kulağıdır. Dertleri ortaya koyuyor diye niçin suçlanıyor?
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?