testyazılı sorularıçıkmış sorularkonu anlatımsoru bankası

ALES Türkçe Paragrafın Anlatım Biçimleri Test

Sıralı Test Çöz
Soru 1

Sabahları, tam dokuz yüz doksan dokuz penceresinden doğan güneşle aydınlanan Selimiye'nin içi, geceleri de üç bin yedi yüz seksen sekiz kandille ışığa boğuluyordu sanki. Duvarları süsleyen, eşi benzeri az bulunur güzellikteki İznik çinilerinin firuze ağırlıklı renkleri, lale, sümbül, menekşe, karanfil, papatya, gül ve nar çiçekleri suretinde, gecenin ve gündüzün aydınlığında farklı yansımalarla deviniyordu.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

Soru 2

Şairler bir şey anlatarak da, anlatmadan da yüzyıllardır şiir yazdılar, yazıyorlar. Benim öykü şiirinden yana sözler etmem bu durumu değiştirmez. Ama bir yazın çevresinde, "Şiirde öykü olmaz." diyenler varsa, onlara karşı, birilerinin de "Şiirde öykü olur." demesi doğaldır. Çünkü yapılan, yapılabilen bir şeyin, yapılmasına karşı çıkmak bir yasaklamadır, her yasak da mutlaka tepki görür. Hiç kimsenin yadsımadığı şiirin sözcüklerle yazıldığı gerçeğine gelince bu durum şiirin içinde düşüncelerin, duyguların yer almasına kesinlikle engel değildir.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

Soru 3

Şudur öykünün kuralları dersem, şiirin, romanın kuralları şunlardır, dersem doğru bir şey yapmış olur muyum? ... Kimi zaman, kendi yazdığım şiirler, öyküler, gezi notları, vazgeçilmez sandığım kurallara başkaldırmışlardır. Çünkü her öykünün giderek her tümcenin kendi yasası vardır. Bir tek şeyi açıklıkla söyleyebilirim. İster öykü olsun, ister şiir, ister roman, tümünün de görevi gerçeği anlatmaktır. Her yazı kendi varoluş nedenlerini, yöntemini kendisi yaratır. Yazı, yaşamın kendisi olduğundan böyle olmak zorundadır. Her insanın ölüm karşısında attığı çığlıktır o.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

Soru 4

Türkiye ile aynı boylamı paylaşan, ama alabildiğine kuzeyde, "uygar" olarak bilinen dünyanın elverişli iklim koşullarının uzanamadığı bir başka uygarlıktayım. Uluslararası çıkar pazarlıklarının dışında kalmış, ulusal bağımsızlığını bizimle hemen hemen aynı zamanda, bizim gibi yaman bir bedel ödeyerek elde etmiş, ormanlarla göllerin sarmaş dolaş olduğu, güz renklerinin tüm tonlarının kilometreler boyunca sereserpe uzanıverdiği, kocaman bir ülkedeyim. Yüzölçümü bizimkinden daha küçük olsa da nüfusu bizimkinin onda birine bile ulaşmayan, aynı düzeydeki teknoloji sayıca çok daha az kişiye hizmet verdiği için bizden kat kat uygar olabilen Finlandiya...

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Soru 5

Hammaddesi paçavra olan sevgili kağıt! Acaba seni eline alan genç bir sanatçı ne denli zengin yaratıcılıklara olanak tanıdığının, üzerine konacak her bir işaretin, yırtıp keserken ortaya Çıkan biçimin, eğip büker ya da katlarken veya eritip hamur halinde yeniden oluştururken, üçboyutlu biçimler kurarken, sertleştirip yumuşatır, üzerine aynı türden bir başka kağıt parçacağını yapıştırırken gerçek yaratılcılığın, sanatçı zekasının, teknik beceri ve kurgulama yetisinin senin tarafından sınandığının hesabını yapabiliyor mu?

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Soru 6

Sanat eseri yaratıcı bir çabanın sonunda doğar. Başka bir deyişle toplumsal bir çaba olan sanat, aynı zamanda yaratıcı bir çabadır. Burada Alain'in bir sözünü anıyoruz. "Sanat insanın, doğaya eklediği bir şeydir." Estetik çalışmanın manasını oluşturan öğeler doğada varsa da bunları sanat haline getiren insandır. Meydana getirmek sanatın en temel özelliklerinden biridir. Yaratıcı olmamak sanatçı olmamaktır. Kendinden öncekileri çocuğun büyüklerinde gördüklerini yapması gibi taklit edenler sanatçı olamaz. Onları olduğu gibi yazan da sanatçı değildir. Sanatçı bunların hepsinden üstün, hepsini kapsayıcı bir yaratma çabası gösterir.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilemez?

Soru 7

Nedir uzatı? Konudan uzaklaşan söylem, sözün gereksiz yere uzatılması. Bir de yapıtında aynı tutumu benimseyen romancı ya da öykücünün edimi, bu edimin ürünü olan söylem parçası. "Romancı hiç böyle saçmalık yapar mı?" demeyin, yapar. Bir olayı anlatırken, bir nesneyi, bir kişiyi ya da bir görünümü betimlerken, bir nesneyi, birden anlatının doğal akışını keserek düşünsel açıklamalarda bulunmaya, söz ettiği olay ya da kişilere açıklamalarda bulunmaya, söz ettiği olay ya da kişilere ilişkin görülerini sıralamaya başlar, hatta, Montherlant'ın yaptığı gibi, kendi yaratıp kendi konuşturduğu roman kişisine yanıt yetiştirmeye kalktığı bile olur. Bizim sanatçılarda bu daha çok görülür.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisinden yararlanılmamıştır?

Soru 8

İstanbul'a gökyüzünden bakma fırsatı bulanlar iyi bilirler; çatısız, kırmızı tuğlalı, estetik yoksunu· bir küçük bahçesi, bahçesinde bitkisi bulunma;an, yuzlerce kilometrekarelik dev mahalleleri... Hele de Avrupa seyahatinden dönüyor ve uçak penceresinden İstanbul'u süzüyorsanız, içinizin "cız" etmemesi imkansızdır. Yahya Kemal'in dediği Ankara'nın en çok İstanbul'a dönmesini seviyorum." artık maalesef geçerli değil. Kültürel ve mimari yozlaşmanın "doku" haline geldiği İstanbul'a "dönmek" hiç de sevilecek gibi değil.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Soru 9

İnsanoğlunun yaşama hakkını savunmayan yaklaşımların "insan hakları" nı birer kalıp olarak kullanmaları durumunda kendilerini benimsetebilme şansları yoktur. Hele sanatta ve edebiyatta kendini teknik becerinin, zanaattaki yetkinliğin çekiciliğine, bu becerinin neye hizmet etmesi gerektiğini unutacak kadar kaptırıp, kulağa ve göze hoş gözükmenin sınırlarını aşamamak... Canetti'nin, "Uzun yaşamanın tehlikesi, insanın ne için yaşadığını unutmasıdır." özdeyişinde dile geldiği gibi, nereden yola çıktığının artık hatırlanmasıyla eşanlamlıdır.

Bu parçada yazar düşüncesini geliştirmek için aşagıdakı yollardan hangisine başvurmuştur?

Soru 10

Ünlü bir düşünür, ünlü bir önermesinde şöyle der: "Fotoğraflar yalan söyler çünkü hayat hiç bir zaman durmaz..." Ben aksini düşünüyorum. Benim gibi düşünen bir başka sanatçı da şöyle diyor: "Fotoğraflar yalan söylemez çünkü fotoğraflar zamanın aktığının belgesidir..." Neden fotoğraf, neden hayat? Yanıtı basit; varolduğumuz kentin yaşadığını belgelemek... Bir önceki yazımda, henüz kent kültürü kavramının anlamını çözemediğimizi dile getirmiş, İstanbul'un ve insanının bu kavrama sahip çıkması gerektiğini vurgulamıştım. Bu mantık bizi, okurlarımızın, kentin yaşadığını gösteren küçük anları belgeledikleri fotoğraflarını yayınlamaya kadar götürdü. Sonuçta okur fotoğraflarını yayımlamak, sandığımızdan daha derin bir iş olarak çıktı karşımıza.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenmez?

Soru 11

İlkyaz gelip kapıya dayandı işte... Bir kitabımda dediğim gibi, her ilkyaz bir devrimdir. Doğada, kişide, dünyada... Bir yenileşme, umutların güçlenmesi, özlemlerimizin elle tutulur olması, ya da bize öyle gelmesi... Bugün nisanın yedisi... Dün birden bire balkondan içeri bir minik serçe girmez mi? Eşim "Hoşgeldin ilkyaz" diye karşıladı. İlk müjdecisi bu yılın. Derken bir minik serçe daha belirdi, herhalde sevgilisiydi. Parmaklıkların üstünde buluştular, yanyana durdular, söyleştiler, sonra çekip gittiler karşı evin damına .

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Soru 12

Hikayelerde sözün ele alınış yolları, biçimin özelliklerini ve görünüşlerini de belirliyor. Gerçekler önünde aktif olan sanatçının giderek değişici, ilerleyici bir biçimi olacaktır. Hikayeci değişen gerçekleri en güzel bir biçimde anlatmaya çalıştığı için biçimleri durmaksızın değişmektedir. Pasif sanatçının ise özünü değişmez olarak kabul etmesi, ister istemez biçim konusunda duruk, değişmez bir tutuma kaydırır onu. Sonunda yerinde saymak ya da kendini tekrarlamak durumuna gelir dayanır sanatçı.

Bu parçada düşünceyi geliştirmek için daha çok aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?

Soru 13

Kimi sanatçılar romanlarında gereksiz açıklamalarda bulunmaktan kaçınırlar. Onlara göre romanda yazarın olaylara müdahale edip bazı bilgiler vererek okuyucuyu etkileme çabaları romanın yapısına terstir. Kimileri ise romanda kahramanlara her şeyi söyletmenin mümkün olmadığını; yazarın, romanını yazmakla amaçladığı şeyi en iyi, olay aralarında verebileceğini söylerler. Romanın tarihi gelişimi dikkate alındığında birincilerin sanatçı, ikincilerin faydacı oldukları görülür.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

Test Bilgileri ve Sonuçlarım
  • Toplam Soru : 13
Ek Bilgiler