Çocukken bizim evde iki şiir kitabı vardı: Biri Aşık Veysel'in Dostlar Beni Hatırlasın'ı, diğeri ise Mehmet Akif'in Safahat'ı. ikisini de okurdum; ikisindeki şiirler de çok etkilerdi beni. Onları okudukça şiir denen olguyla tanışıklığım ilerliyor, içimde o kitaptakiler gibi şeyler yazmak isteği beliriyordu. Bu isteğe fazla dayanamadım. Sanıyorum, ilkokul son sınıftaydım, bir şiir yazdım. Sonra onu sınıf arkadaşlarıma ve öğretmenime gösterdim. Onlar yazmaya devam etmemi söyleyince arkası geldi. Bu, şiir yolunda ilk adımı atmam, anlamına geliyordu. Bir başka ifadeyle de şiir serüvenim başlamıştı artık.
Bu parçanın bütününde yazar, aşağıdakilerin hangisinden söz etmektedir?
Edebiyatın aşağı yukarı her türünde yazarım; ancak benim için aslolan şiirdir. Diğer her şey, ikincildir benim gözümde. Çünkü ben şiiri adeta kendiliğinden yazarım. Diğer türlerde ise yazmam gerektiğini düşünürüm; yazmak adeta bir zorunluluk haline gelir. Tamamen kendiliğinden, tamamen içimden gelen bir yazmadan söz edemem onlarda. Yazmalı mıyım?. Belki de yazmalıyım. Ama o türlerde yazarken işin "kendiliğindenlik" kısmı kayboluyor. Oysa şiirde her şey büyük bir istekle kendiliğinden gerçekleşiyor.
Bu sözleri söyleyen bir sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Deneme, edebiyatın gelişme düzeyinin bir göstergesidir. Düşüncesi olmayan bir edebiyattan söz edilebilir mi? Öyleyse edebiyatı da denemesiz düşünmek mümkün değil. Bu anlamda deneme, hep taşıyıcı, yol gösterici olmuştur. Hep kendinden bir şeyler vermiştir edebiyata, öteki yazın türlerine. Örneğin eleştirinin kurulmasında en etkin yazı biçimi deneme olmuştur.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
Yazarlık biletini genç yazarlara veren, editörlerdir. Bu yüzden gençler, yazılarını ilk önce editörlere yollamalıdır. Editörler bazen yanılsalar bile genellikle işlerinin bilincindedir. Diyelim bir editör, genç bir yazarın kitabını reddetti. Bunu kendine yapılmış bir kötülük olarak düşünmemeli genç yazar. Bunu, her şeyden önce kendine yapılmış bir iyilik olarak düşünmeli. Yazar adayımız başta üzülse bile zamanla bunu unutacaktır. Üstelik bir gün gerçekten söyleyecek bir şeyleri varsa mutlaka söyleyecektir. Yani editör, yazma duygusunu kamçılayacaktır genç yazarın.
Bu parçanın yazarı, aşağıdakilerin hangisinden söz etmektedir?
Bizim toplumumuz, her zaman çok kültürlü bir toplum oldu. Güvenilir kaynaklara göre ülkemiz· de hala çok çeşitli kültürler yaşamaktadır. Ne var ki coğrafyamızın bir özelliği olan çok kültürlülüğü bir renk armonisi olarak değerlendiremedik. Onu bir varsıllık kaynağı, bir hazine haline getiremedik. Toplumuzu çok kültürlülüğün kazanımlarından yararlanacak biçimde yapılandıramadık. Oysa bu gözle baksak, inanılmaz bir hazinenin tam da ortasında olduğumuzu görecek, çok kültürlü bir coğrafyada yaşamın kazanımlarından yararlanacaktık.
Bu parçada yazar, aşağıdakilerin hangisinden söz etmektedir?
Bir yapıt, başka bir dile aktarılırken kimi terimlerin o dilde tam karşılığı olmayabilir; ancak o terimlerin bir açıklaması mutlaka vardır. Oysa bu kitabı okurken benim için pek çok teri m anlamsız kaldı: "yalorişa, oşalufan, sarapatel, kopuera" bunlardan yalnızca birkaçı. Belki de sadece o bölgede kullanılan yerel terimler bunlar. Ama bunları anlamak, okur olarak benim hakkım; bunların ne olduklarını bana açıklamak da çevirmenin görevi değil mi? Gerçi, çevirmenin farklı bir kültürden bir kitabı dilimize kazandırması saygıdeğer bir davranış. Keşke bir" de buna dikkat etseydi.
Bu parçada yazarın, okuduğu kitabın çevirmeninde gördüğü eksiklik aşağıdakilerden hangisidir?
Yazmak, yaşamı m içinde ancak önem kazandığında benim için anlamlı oluyor. Bu açıdan okumaya ayırdığım özel zamanları yazmaya ayırmıyorum. Okumak için kendimi mecbur hissetmediğim pek enderdir; ama ciddi anlamda kendimi yazmaya mecbur hissettiğimi aynı rahatlıkla söyleyemem. Buna rağmen birçok eser yazdım; ancak onları nasıl yazdığımı ben de bilmiyorum. Bir şekilde yazmışım işte. Bir de bakıyorum ki, bir yazının tam ortasına düşüvermişim. O da capcanlı akıp giden hayatımın bir parçası olup çıkıvermiş.
Bu parçada yazar, kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
Şair ve eleştirmen olarak anılmamın, hem onurlandırıcı hem de sorumluluk yükleyici bir durum olduğunu biliyor; bu bilinçle şiirde de eleştiride de çok titiz, hatta bazen "işgüzar" olduğumu düşünüyorum. Sıkıntı ve gerginlik verici bir durum bu. Ama başka türlü de olmuyor. Hem şiir hem eleştiri yazısı yazan başkalarında nasıldır bilmem, ben ikisine de aynı mesafedeyim. Bir eleştiri yazısı kaleme alırken de bir şiirin dizelerini damıtırken de kılı kırk yaran tavrımda bir değişme olmuyor. Onun için eleştiri ile şiir, benim yazı mesaimde üvey değil, öz kardeş.
Bu sözleri söyleyen bir yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?