DGS Türkçe Paragraf Bilgisi Testi VII

Sıralı Test Çöz
Soru 1

Bu çalışmam sırasında, editörü olmam için önüme gelen bir dosyanın başka bir kitaptan alıntılarla dolu olduğunu gördüm. Okuduğum kimi bölümler bana bir yerden tanıdık geliyor, diyordum. Sonunda buldum. 44 sayfalık bir metnin 13 sayfası bir kitaptan alıntıydı. Bu bölümü dosyadan çıkarıp sayfa düzeni yaparak yazarına yolladım, bakalım ne diyecek, dedim. "Güzel olmuş.” demekle yetindi sadece!

Bu parçaya göre, editörün sözünü ettiği yazar aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?

Soru 2

Ömer Seyfettin, edebiyatımızın en önemli yazarlarından biri. Tarihimizin sıkıntılı bir döneminde yaşayan ve 36 yıl gibi kısa bir ömre çok sayıda yapıt sığdıran Ömer Seyfettin, düşünce ve edebiyat dünyamızda silinmez izler bırakmıştır. Bu yapıt, zaman içinde aslından uzaklaşmış hikayelerinin ve diğer yapıtlarının ilk baskılarına bakılarak hazırlanmış; yapıtların sıralamasında ilk yayın tarihleri esas alınmıştır. Milli Edebiyatın çok önemli ismi Ömer Seyfettin’in bütün yapıtlarının, ölümünden 79 yıl sonra bir arada yeniden yayımlanması sevindirici, darısı diğer yazarların başına!

Bu parçada Ömer Seyfettin ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine deginilmemiştir?

Soru 3

Her yıl artan bir kitap enflasyonuyla karşı karşıyayız. Örneğin ben, yayımlanan binlerce kitabın içinden ancak yüz, yüz ellisini okuyabiliyorum. Hakkında yazı yazabildiğim kitapların sayısı ise çok daha az. Önemli bulduğum birçok güzel kitabın sözünü edemeden yıl geçiyor, öyle ki son yazılarımda, yıl içinde okuyup da sözünü edemediğim o iyi kitapların yalnızca adlarını anmakla yetindim.

Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?

Soru 4

(I) Adını, mitolojideki çömlekçilik sanatının kurucusu sayılan Keramos’tan alan antik kentin izlerine bu küçük kasabanın her yerinde rastlanıyor. (II) Günümüze ulaşan bu kalıntılar, çoğunlukla Roma Dönemi’ne ait. (III) Anadolu’nun Türklerin eline geçtiği dönemde ise bu kasabanın, Gereme olan adı zamanla Ören’e dönüşmüş. (IV) Şair Melih Cevdet Anday’ın doğum yeri olan Ören’in turizm ve balıkçılık dışında en önemli gelir kaynağı halıcılık. (V) Bu konuda hatırı sayılır bir üne ulaşan Milas halılarının bir bölümü, ilçeye bağlı beldelerden birindeki kadınların hünerli elleriyle dokunuyor. (VI) Beldede çarşamba günleri kurulan yerel pazar, hem bu halıların hem de çeşitli el işlerinin satıldığı, kaçırılmaması gereken değişik bir ortam. (VII) Ege şivesinin egemen olduğu tınılarla dolu renkli bir dünya.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

Soru 5

(i) Kırk yıl önce ilk albümleri yayımlanan ve bu albümden sonra müzik dünyasıyla olan bağlarını koparan bir grup... (II) Kaldı ki onlar birçok dinleyicinin dünyasında özel bir yer tutarlar. (III) Buna karşılık onların bunca yıldır dinleyici toplayabilmesini nasıl açıklamalı? (IV) Ya da daha önce hiç yayımlanmamış şarkılarından birinin ortaya çıkmasının bu kadar heyecan yaratmasını... (V) Denebilir ki kimselerinkine benzemeyen bir tarz geliştirdiklerini yadsımak olanaksız. (VI) Bunun sonucu olarak, gerek albümlerinde gerekse konserlerinde yarattıkları hava, kesinlikle benzersiz.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

Soru 6

Roman karakterleri, her gün karşılaşabileceğimiz insanlarla aynı değerleri paylaşmak zorundadır. Bu değerler açısından bakıldığında insanlar ne tümüyle iyi ne de tümüyle kötüdür. Hırslarımız, tutkularımız, zaaflarımız ve erdemlerimizle insanız hepimiz. Romandakilerin de üstünlükleriyle zaafları dengelenmezse roman gerçekçi oImaz, okura uzak kalır. Bu nedenle içtenliğin en gerekli olduğu türlerden biridir bence roman.

Bu parçada roman karakterleriyle ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

Soru 7

Bisikletime binip ovaya çıktığımda adanın büyük bir bölümü ayaklarımın altındaydı. Aşağıda göz alabildiğine uzanan bağlar, kıyıda küçük kayalıklar... Gözüm, geçmişteki o güzelim domates tarlalarını aradı. Adanın meşhur domates reçeli, bu tarlalarda yetişen yumurta biçimindeki küçük domateslerden yapılırdı. Ne yazık ki tarlaların yerini bağlar, bağevleri almıştı; iki yanım bağ, önüm çam ormanıydı. Poyraz, asma ve kurumuş ot kokusunu burnuma taşıyordu. Pek kullanılmayan eski yola saptım, adanın tek çam ormanının içinden geçen bakımsız yola girdim. Çukurların arasında zikzak yaparak yoluma güçlükle devam ettim.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

Soru 8

Daktilo, çocukluğumun büyülü nesnesiydi. Babam yazmaya koyulduğunda benim dünyamdaki atlar yelelerini savurarak dörtnala koşmaya başlardı. Mürekkepli şerit ilerledikçe merdaneye sıkıştırılan kağıttaki nal izleri harflere dönüşür, babamın parmakları arasındaki dizginler yazı bitene kadar esrarlı bir diyarın rüzgarıyla titrerdi. Kabartma harflerin şeride her çarpışındaki tık tıklarla yerinden oynardı yüreğim. Tuşlara vuruşun kuvvetine göre koyu ya da silik gölgeler düşerdi perdeye. Raylarda bir kara tren görürdüm dumanlar çıkaran. Vagonları harflerle doluydu ve her istasyona birkaç cümle bırakmadan çalmazdı çanını. Satır sonlarını beklemek ise oyunun en heyecanlı yanıydı benim için.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

Soru 9

İnsanoğlu uzun yıllar avcılık ve toplayıcılıkla hayatta kaldıktan sonra nasıl oldu da yerleşik hayata geçti ve çiftçiliğe başladı? Bu sorunun cevabının, iklim ve nüfus değişikliğiyle ilişkili olduğu düşünülüyordu. Bugüne kadarki tezler, on bin yıl önce başlayan tarımsal etkinliklerin, Neolitik devrimi tetiklediğini ve insanların avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik düzene geçtiğini ileri sürüyordu. Bu anlayışa göre din de yerleşik hayatın ve çok sayıda insanın bir arada yaşamasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştı. Ancak Şanlıurfa yakınlarındaki Göbeklitepe kazıları bu teoriyi geçersiz kılıyor. Kazı sonuçları gösteriyor ki insanlar; yerleşmeden, tarıma başlamadan ve hayvanları evcilleştirmeden önce kapsamlı ve organize bir dine inanıyorlarmış.

Bu parçadan, aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?

Soru 10

İnsan; yaşadıkça neyin gerçek, neyin yanılgı, neyin değerli, neyin değersiz olduğunu daha net görüyor. Yaşadıklarının, edindiğin deneyimlerin seni değiştirmesine izin verdiğin; empati kurabildiğin zaman daha mutlu ve huzurlu oluyorsun. Yaşama bakışımızın kalıcı mutluluktaki payı, çok istediğimiz bir şeyi elde etmenin kısa süreli hazzından çok daha büyük. Kendimi en mutsuz hissettiğim zamanlar, içinde bulunduğum koşullara tek bir yönden baktığım zamanlardı örneğin. Şimdi ise bazı şeylerin istediğim gibi gerçekleşmeyeceğini anladığımda o konudaki beklentilerimi değiştirmeyi öğrendim. Amaçların peşinde koşmak hayata renk veriyor ama bir amaca “bağımlı” olmamayı öğrendiğinizde de mutluluk sizi bir yerlerde yakalıyor.

Aşağıdakilerden hangisi, bu parçanın yazarının vereceği öğütlerden biri olamaz?

Test Bilgileri ve Sonuçlarım
  • Toplam Soru : 10
Ek Bilgiler