(I) Onun ilk şiiri, o daha lise yıllarındayken yayımlanır. (II) Genç bir şair olarak edebiyata attığı bu ilk adımın ardından yalnız şiirle yetinmez. (III) 1951 yılında gazeteciliğe başlayarak takma adlarla fıkra ve denemeler yazmaya girişir. (IV) 1960 sonrasında romanla oyun yazarlığına yönelir. (V) Romancılığını iki aşamada ele alabiliriz. (VI) Birincisinde, 1951 yılında başladığı gazeteciliği sırasında, gazetelerde yayımladığı tefrika romanlar yer alır. (VII) İkincisi ise kendi adıyla ve kitaplaştırarak yayımladığı romanlar dönemidir.
Bu parça düşüncenin akışına göre iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
“Kuş Geceleri", “Soğuma” ve “Atlıkarınca Sohbeti”, onun ince uçlu kalemiyle yazdığı, dikkatli okuma gerektiren kitaplarıydı.
Bu cümlede sözü edilen kitapların dikkatli okunmasını gerektiren özellik aşağıdakilerden hangisidir?
Her şey nasıl da farklı gözüküyor bugün! Önceden dikkat etmediğim ufacık şeylerin bile tadına varıyorum. Örneğin bir serçenin uçuşunu imrenerek izliyorum, incecik beyaz bir buluta dakikalarca takılıp kalıyor gözlerim. Vazodaki karanfiller daha bir kırmızı, daha bir pembe, daha bir ak görünüyor bu sabah. Her şey o denli güzel ki... Oysa zaman zaman bunalır, ufak bir sıkıntıda, yaşama sevincimi yitirirdim. Ne kadar da yanlışmış meğer!
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
(I) Anadolu’da çok eski zamanlardan beri bir hamam geleneği olduğu bilinir. (II) Bu geleneği yaşatan “Türk hamamları” olmuştur. (III) Çünkü Türkler, Asya’dan getirdikleri ile Anadolu’da buldukları hamam kültürünü birleştirip yeni bir “Türk Hamamı” anlayışı oluşturdular. (IV) Bugün bu gelenek toplumumuzda hala sürdürülmektedir. (V) Bundan sonra hamamlar, Türklerin gelenekleri arasına yerleşti ve Avrupa’ya kadar yayıldı. (VI) Öyle ki birçok Avrupalı ressam, Türk hamamını ve hamamdaki kadın topluluklarını konu alan resimler yaptı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
Hani bir sevgilin vardı / Yedi sekiz yıl önce, Dün yolda rastladım / Sevindi beni görünce. Sokakta ayaküstü / Konuştuk ordan burdan, Evlenmiş, çocukları olmuş / Bir kız, bir oğlan. Mutluymuş, kocasını seviyormuş, Kendilerininmiş evleri... Suçlu, üzgün ve ezik, / Sana selam söyledi.
Bu dizelere ilişkin olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Bu tür etkinlikleri, “kitap fuarı” olarak değil de “kitap sergisi, panayırı, pazarı” olarak nitelendirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu fuarların, kitap çeşitliliğini ve indirim olanaklarını okura geniş bir çerçevede sunmaktan başka bir işlevi yok. Amaç sınırlı olunca, fuarın kültürel etkinliği de sınırlı oluyor ve yayınevlerince seçilen kitapların satışına yönelik kalıyor.
Bu parçada belirtilenler aşağıdakilerden hangisinin karşılığı olabilir?
(I) Sanatçının soyutlamadan yararlanarak yaptığı manzara resimlerinden oluşan sergide, insan farklı anlamlarla yüz yüze geliyor. (II) Bu resimlerden, onun soyut ile somut arasında gidip geldiğini anlıyoruz. (III) Kimi resimlerinde ise çizgileri anlam ağırlığından sıyrılarak garip görüntülere dönüşüyor. (IV) Resim, günümüzde giderek özel çalışmalar gerektiren bir uzmanlık dalı haline geliyor. (V) işte bu yadırgatıcı çalışmalar değişik duyguları görselleştirerek alışılmadık tatların kapılarını aralıyor.
Her şey durmadan değişiyor. Dün bugüne benzemiyor, bugün de yarına benzemeyecek. Yaşam durağan değil, hareket halinde. Aslında bu hareketlilik, bu değişim, gelişme ve ilerleme demek. Bu nedenle, yaşamdaki değişimi durduramadığımız gibi dilin de belli kurallar içindeki değişim ve gelişimini durduramayız.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Yağmur, bir kelebek için hafife alınamayacak bir doğa olayıdır. Örneğin 500 miligram ağırlığındaki bir kelebeğe, 70 miligram ağırlığında bir yağmur damlasının çarpması, insana bir kova dolusu su çarpması kadar etkilidir. Kelebeğin hareketlerini fırtına da engeller. Uçmaya hazırlanan bir kelebek, kanatlarını güneş ışığına doğru açar. Böylece güneş ışığı uçuş kaslarını hızlı bir biçimde ısıtır. Öte yandan bulutlar güneşin radyasyonunu kestiği için kelebek kanatlarını açmakta zorlanır. Bu yüzden hava kararmaya başladığı zaman kelebekler tüneklerine çekilir. Güneş ışınları yeniden çıkmaya başlayınca birkaç dakika içinde kelebeklerin hareketlerinin hızlandığını, gök gürlemeye başlayınca da korunaklı yerlere sığındıklarını görürsünüz.
Bu parçada kelebeklerle ilgili olarak anlatılanlar en kapsamlı biçimde aşağıdakilerin hangisinde belirtilmiştir?
Çağının fotoğrafını veren yazarlar, başarıya ulaşmış saymamalı kendini. Çünkü çağıyla birlikte kaybolup gidecektir. Çağı aşan bir yönü, yeni çağlara bildiriler gönderen bir üstünlüğü olmalı sanat yapıtının. Dostoyevski, Stendhal gibi sanatçılar, çağlarını çizdikleri için değil, insanı çözümleyip ona ait yeni görüşler ileri sürdükleri için günümüze kadar gelebildiler.
Bu parçadan aşağıdaki sonuçların hangisi çıkarılabilir?