Bağımlı sıralı cümlelerde özneler, tümleçler ya da her ikisi ortak olabilir.
Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu açıklamaya uygundur?
Aşağıdakilerden hangisi bağlı cümle değildir?
Aşağıdaki cümlelerden hangisi, yapı bakımından ötekilerden farklıdır?
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne ortaklığı vardır?
Aşağıdakilerden hangisi, öznesi ortak olan bir sıralı cümledir?
Türkiye'nin hiçbir tarafını bilmiyordum. Haydarpaşa'dan en uzak şehirlere doğru trene bindiğim zaman, Çanakkale Savaşı başlamıştı. Gidiyordum, ama gözüm arkada kalıyordu. Koca trende yalnızdım. Kimsecikler silmiyordu gözlerimden akan yaşları.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur?
Uyandığında üstüne gün vurmuş, terlemişti. Kalkıp yüzünü yıkadı derede. Atını dizgininden tutup yürüdü şehre doğru. Her adım atışında yüreği küt küt atıyordu. Yürürken gözü az ilerideki kale kapısına takıldı. Bu, koyu kırmızı ve fildişi renkteki taşlardan işlemeli bir Selçuklu kapısıydı.
Aşağıdaki atasözlerinin hangisi yapısına göre diğerlerinden farklıdır?
Balkanların önemli kentlerindendir Tiran. Bu kent, Balkan coğrafyasıyla ilgili kısa süre de çok şey anlatabilir size. Tiran'da, ağaçların boyu, binaların boyundan uzundur. Nereye baksanız karşınıza başı göğe ermiş ağaçlar çıkar.
Bu parçada aşağıdaki cümle türlerinden hangisi yoktur?
Osmanlı döneminde zenginler konaklarda otururdu genellikle. Buralarda oturan zenginlerin çoğunun Boğaziçi'nde yalıları vardı. Başta konaklar ve yalılar olmak üzere evlerde genellikle bir misafir odası bulunurdu. Burayı döşeme ve düzenleme konusuna çok özen gösterilirdi.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?
Sanki yılın ilk ayı eylüldü. Eylülde başlardı aileler çocuklarını okula yazdırmaya. Çocuklar evinin karşısındaki okulda okumak için yanıp tutuşurdu· ama aileler daha iyi diye uzak yerlerdeki okullar; tercih ederdi.
Rehberimizle birlikte nehrin kenarında yürüyoruz. Birkaç metre ötede, iri taşlarla inşa edilen bir rıhtım ve tekne bağlama yeri var. Bunların az ilerisinde kıyıya dik, bir dizi söğüt ağacı ... Narin dallarını nehre doğru uzatmışlar usulca.
Yayınevinden ayrılıp yola çıktığımızda kendimde değildim. Her şey bir düş gibi geliyordu bana... Yüreğimin derinliklerinde sevince benzer birtakım duygular uyanmıştı. Daha büyük hayaller peşindeydim artık.
Son mektup ötekiler gibi birdenbire tutuşmadı; bir ucundan ince bir duman çıkarak için için yanmaya başladı. Sonra, zarfın gevşeyip açıldığını, ince yazılarla dolu bir kağıdın yavaş yavaş yanmaya başladığını gördüm. Tahammül edemiyordum artık. Munise, gönlümden geçenleri biliyor gibi elini ateşe sokarak son mektubun bir parçasını kurtardı.