testyazılı sorularıçıkmış sorularkonu anlatımsoru bankası

LGS Türkçe Deneme Sınavı 8

Sıralı Test Çöz
Soru 1

Herhangi bir nesne ya da kavram hakkında yaptığınız açıklamalar o ifadeyi tam olarak karşılayamayabilir. Kavramlar, her zaman tanımlarıyla bire bir örtüşmez (I) (tam anlamıyla uyuşmaz). Bu, biraz da tanımın doğasından (II) (yapısal özelliğinden) gelir. Çünkü tanımlama, kavramı belirli sınırlar içine çekme,bir tür yoğunlaştırmadır (III) (az sözle çok şey ifade etme). Bu yüzden tanımlanan kavramın kimi yönleri, tanımın sınırlarına dâhil değildir. Ayrıntıları yeterince kuşatmaz (IV) (değişik yorumlar getiremez).

Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili olarak ayraç içinde verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır?

Soru 2

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim açıklayıcısıyla birlikte verilmiştir?

Soru 3

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gerçekleşmemiş bir beklenti söz konusudur?

Soru 4

Hiç tanımadığımız bir insanın davranışlarına bakarak nasıl ki psikolojisini anlayabiliyorsak, ilk defa gördüğümüz bir kitabın da dış görüntüsünden o kitabın ruhunu anlayabiliriz.

Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki cümle ile aynı doğrultudadır?

Soru 5

Bir sanatçı içinde bulunduğu şartlardan yakınmaya başladığı an sanata yan çizmiş demektir. (I) Çünkü sanatta şartların bir önemi yoktur; önemli olan bir kardelen gibi zor zeminler ortasında kendini gösterebilmektir. (II) İşte bu zorlukların üstesinden gelebilen bir sanatçı kendini gerçekleştirmiş demektir. (III) Ünlü Kırgız yazarımız Cengiz Aytmatov’ a baktığınızda, zorluklarla nasıl mücadele edilebildiğini ve bir toplumun dertlerinin, eserlerin özüne nasıl sindirilebildiğini görürsünüz. (IV) O, toplumunun yaşadığı işkenceleri, savaşları büyük bir ustalıkla anlatmayı başarabilmiş gerçek bir sanatçıdır.

Yukarıdaki paragrafta numaralandırılmış cümlelerin hangisinde benzetmeye yer verilmiştir?

Soru 6

Hayır, televizyon, seyircileri bilinçsizleştirmiyor. Bazı televizyoncular insanları aptal yerine koymaya çalışıyorlar. Sürekli aptal yerine konmak ise insanları rahatsız edebiliyor. Algılama hızının zayıflamasıyla alakalı bir şey bu. Aslında insanların bir defada anlayıp yorumlayabileceği bazı şeylerin onlarca defa tekrar edilmesi bizi bu duruma düşürebiliyor. Günümüzde de bu durumu algılamak istemeyen bir kitlenin olduğu saklanamaz. Görüntünün dahi olmadığı ve eğitim seviyesinin çok düşük olduğu 40’lı yıllarda insanlar köy kahvelerinde her şeyi radyodan rahatça anlarken ve yorumlarken bugün görüntünün kullanıldığı bir zamanda söylenilenlerin bir defada anlaşılması ve üst düzeyde yorumlanması şarttır ve bunu anlayan bir kitle de vardır. Ama televizyoncular, ne hikmetse, bir şeyi onlarca defa tekrar ediyorlar.

Yukarıdaki paragraf aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı olabilir?

Soru 7

Günümüzde yazar ve şairlerimizin edebiyat ile ilişkilerinin değiştiğinin sanırım hepiniz farkındasınız. (I) Çünkü bugünkü yazar ya da şairlerimiz çalışma yapacakları masaya geçen yüzyıllardakiler gibi temiz bir zihinle oturmuyorlar. (II) Günümüzde edebi metinlerin kaynağı olarak görülen ve kendilerinden çok şey beklenen şair ve yazarlar yelkenlerini maalesef edebiyat denizinin dışında yüzdürmeye çalışıyorlar. (III) Onların aklının bir köşesinde daima yakın zamanlarda piyasaya çıkacak olan eserlerinin ne kadar basılıp satılacağı ya da televizyon programlarında nasıl boy gösterecekleri var. (IV) Böyle bir zihin ve kalp kıskacının arasında şekillenmeye çalışan edebiyat ise bu olaylardan en olumsuz etkilenen oluyor.

Yukarıdaki paragrafta numaralanmış cümleler adına aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Soru 8

Birçok yazara göre Türk edebiyatı tarihinde popüler sanatın öncüsü olarak görülen halk edebiyatı; estetik sanatın öncüsü olarak görülen de divan edebiyatıdır. (I) Tasvir yönünün kuvvetliliğiyle bilinen halk edebiyatı halk tarafından büyük ölçüde tanınırken derin anlam yönüyle divan edebiyatı da sınırlı sayıdaki aydın kitlesine seslenmiştir. (II) Yani divan şiiri halk şiiri gibi tasvir barındırmadığından ve sadece telkin edici olup kapalı bir üslup kullandığından halkı bütünüyle etkileyememiştir. (III) Divan edebiyatının anlaşılamaması edebiyatın içeriğindeki zayıflıktan değil yazarların konuyu işleme biçimlerindendir. (IV) Halkı etkileyemeyen bu edebiyat ise kabuğuna hapsolmuş bir inci gibidir ve anlamak isteyene kendini sunar.

Yukarıdaki paragrafta anlam akışını bozan cümle aşağıdakilerden hangisidir?

Soru 9

(I) Her insan, mesleği ne olursa olsun, çocuğunun kişilik sahibi biri olmasını ister. (II) Kitaplar dışında hangi araç insanın kişilik gelişimini tamamlar bilmiyorum. (III) Aslı astarı olmayan konularla dolu, konu bakımından birbirinden hiçbir farkı olmayan televizyon programlarının yetiştirdiği basmakalıp çocuklardan ne kendilerine ne ailelerine ne de toplumlarına yarar gelir. (IV) Geçmiş zamanların çocuklarının en büyük hevesi yazlık sinemalardı ve o sinemalarda sevinçler, hüzünler yaşanırdı, teknoloji onların ellerinden tutmamışken hayat belki de daha anlamlı ve daha zevkliydi.

Yukarıdaki parça ikinci bir paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf kaç numaralı cümleden sonra başlar?

Soru 10

Çocuğunuzu korkuları konusunda rahatlatmayı çok iyi bilmeniz gerekiyor. Geçmişte de bazı şeylerden korktuğunu ve bu korkuları nasıl yendiğini ona anlatın. “Canım hatırlıyor musun, küçükken odandaki sineklerin seni yiyeceğini düşünüyor ve sineklerden korkuyordun ve bundan etkilendiğin için gece uyuyamıyordun.” deyin. Ama büyüyünce de bu korkularından nasıl kurtulduğunu hatırlatın. Çocuğunuzun bu şekilde korkularını yenmesine yardımcı olabilirsiniz. Tam tersini yapar ve çocuklarınızın korkularını dalga konusu haline getirirseniz o çocuğu çaresizlikle baş başa bırakmışsınız demektir.

Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki paragrafta anlatılanlarla çelişir?

Soru 11

Ormanda sessiz adımlarla ilerleyen adam usulca çalıları araladı. Yarı açık ve içine gömük gözlerini büsbütün küçülterek nehrin karşı tarafını süzdü. Hemen önündeki toprak yığını bulanık suların ortasına doğru ada biçiminde uzanıyordu. Bu toprak yığını nehrin en derin noktalarına kadar ilerliyordu. Yığınların ortasındaki çakıl taşları ise güneş ışığını yansıtarak parlıyor ve gözümüzü alıyordu. Derken uzaklardan gelen bir sesle irkildik ve suya attığımız balık ağını yavaşça topladık. Yanı başımızda beliren jandarma ise buralarda balık tutmanın yasak olduğunu söyleyerek bizi uyardı.

Yukarıdaki paragrafın anlatımında aşağıdaki duyulardan hangilerine başvurulmuştur?

Soru 12

Yıldız Dağları’nı döne döne tırmanıyorduk. Güneş sabahın o sisli havasının etkisiyle az buçuk görünen tepelerin arkasından doğuyordu. Güneşin henüz ulaşamadığı yamacın kenarlarında ise derin bir sessizlik hâkimdi. Derken yeşilin en güzel tonlarıyla bezeli çarşaf gibi yaylaların arasından bir araba göründü. Arabanın gelişinden üzerinde yılların yorgunluğunu taşıdığı belliydi. Arabaya dikkatlice baktığımızda oradan bize el sallayan birilerinin olduğunun farkına vardık. Güneş etkisini yavaşça göstermeye başlayınca bu gelenlerin bir grup dağcı olduğunun farkına vardık.

Yukarıdaki paragrafta kullanılan yazın türü aşağıdakilerden hangisidir?

Soru 13

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?

Soru 14

Dayım hastalandığında ( ) ne yazık ki ( ) doktora gitmezdi. Belki de hasta olduğunun söylenmesinden korkardı ( ) Zaten o, hiçbir doktordan da “hastasın” sözünü duymadan ( )

Yukarıdaki parçada boş bırakılan yerlere hangi noktalama işaretleri getirilmelidir?

Soru 15

15 ve 16. soruları aşağıdaki bilgilere göre cevaplayınız.

Bir kitapçıdaki kitaplar türlerine göre K, L, M, N, P gruplarına ayrılmış ve her grup 1, 2, 3, 4, 5 numaralı dolaplardan birine yerleştirilmiştir. Ancak dolap numaraları, grup harflerinin alfabetik sırasına uymamaktadır.

K, L, M türlerinden birer kitap isteyen bir müşteriye 1, 3 ve 5 numaralı dolaplardan,

L, M, P türlerinden birer kitap isteyen bir müşteriye de 1, 4, 5 numaralı dolaplardan birer kitap verilmiştir.

P türü kitaplar kaç numaralı dolaptadır?

Soru 16

15 ve 16. soruları aşağıdaki bilgilere göre cevaplayınız.

Bir kitapçıdaki kitaplar türlerine göre K, L, M, N, P gruplarına ayrılmış ve her grup 1, 2, 3, 4, 5 numaralı dolaplardan birine yerleştirilmiştir. Ancak dolap numaraları, grup harflerinin alfabetik sırasına uymamaktadır.

K, L, M türlerinden birer kitap isteyen bir müşteriye 1, 3 ve 5 numaralı dolaplardan,

L, M, P türlerinden birer kitap isteyen bir müşteriye de 1, 4, 5 numaralı dolaplardan birer kitap verilmiştir.

N türü kitaplar kaç numaralı dolaptadır?

Soru 17

Yukarıdaki görselde hakkında bilgi verilen yazar için aşağıdakilerden hangisi kesin olarak söylenebilir?

Soru 18

(I) Uzak geçmişte dünya üzerinde yaşamış canlılarla ilgili bilgi edinmenin bir yolu fosilleri incelemektir. Sıklıkla rastlanan fosillerin büyük çoğunluğu tortul kayaçların tabakaları arasında düzleşmiş ve yassılaşmıştır. Canlıların üç boyutlu olarak fosilleştiği bir ortamsa kehribar adı verilen ağaç reçineleridir.

(II) Fırtına sırasında dalları kopan ağaçlardan yüksek miktarda reçine akar. Bu reçinenin milyonlarca yıl içinde fosilleşmesiyle kehribar ortaya çıkar. Reçine, akışkanlığı az bir sıvı olduğu için üzerine düşen ufak canlıların reçineden kurtulması zordur. Bu yüzden fosilleşerek kehribara dönüşen reçinenin içinde bazen ufak organizmalar da bulunur. Sıradan fosillerin aksine kehribarın içindeki fosillerin yumuşak dokuları iyi korunur. Bu yüzden kehribar fosilleri canlılar hakkında daha detaylı bilgi verir. Reçine canlıya temas ettiğinde dokuların içine sızmaya başlar. (III) Böylece onları muhafaza edip içine gömülmüş organizmanın mantarlara ve bakterilere yem olmasını engeller. Hatta zamanla sertleştikçe fosili çevreleyen bir kabuk oluşturur.

Bilinen kehribar rezervleri arasında en eski dönemlere ait olanlardan biri Burma’da bulunuyor. Yaklaşık 99 milyon yıllık olan bu kehribar rezervinde kavun büyüklüğünde canlılara, hatta omurgalılara bile, rastlamak mümkün. (IV) 1990’larda Burma’da kehribar çıkaran bir madencilik firması Burma kehribarının her bir kilogramında ortalama 46 organizma olduğunu belirtmiştir. (TÜBİTAK)

Yukarıdaki metin için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Soru 19

(I) Uzak geçmişte dünya üzerinde yaşamış canlılarla ilgili bilgi edinmenin bir yolu fosilleri incelemektir. Sıklıkla rastlanan fosillerin büyük çoğunluğu tortul kayaçların tabakaları arasında düzleşmiş ve yassılaşmıştır. Canlıların üç boyutlu olarak fosilleştiği bir ortamsa kehribar adı verilen ağaç reçineleridir.

(II) Fırtına sırasında dalları kopan ağaçlardan yüksek miktarda reçine akar. Bu reçinenin milyonlarca yıl içinde fosilleşmesiyle kehribar ortaya çıkar. Reçine, akışkanlığı az bir sıvı olduğu için üzerine düşen ufak canlıların reçineden kurtulması zordur. Bu yüzden fosilleşerek kehribara dönüşen reçinenin içinde bazen ufak organizmalar da bulunur. Sıradan fosillerin aksine kehribarın içindeki fosillerin yumuşak dokuları iyi korunur. Bu yüzden kehribar fosilleri canlılar hakkında daha detaylı bilgi verir. Reçine canlıya temas ettiğinde dokuların içine sızmaya başlar. (III) Böylece onları muhafaza edip içine gömülmüş organizmanın mantarlara ve bakterilere yem olmasını engeller. Hatta zamanla sertleştikçe fosili çevreleyen bir kabuk oluşturur.

Bilinen kehribar rezervleri arasında en eski dönemlere ait olanlardan biri Burma’da bulunuyor. Yaklaşık 99 milyon yıllık olan bu kehribar rezervinde kavun büyüklüğünde canlılara, hatta omurgalılara bile, rastlamak mümkün. (IV) 1990’larda Burma’da kehribar çıkaran bir madencilik firması Burma kehribarının her bir kilogramında ortalama 46 organizma olduğunu belirtmiştir. (TÜBİTAK)

Yukarıdaki metinde numaralanmış cümlelerin hangisinde vurgulanan öge diğerlerinden farklıdır?

Soru 20

(I) Uzak geçmişte dünya üzerinde yaşamış canlılarla ilgili bilgi edinmenin bir yolu fosilleri incelemektir. Sıklıkla rastlanan fosillerin büyük çoğunluğu tortul kayaçların tabakaları arasında düzleşmiş ve yassılaşmıştır. Canlıların üç boyutlu olarak fosilleştiği bir ortamsa kehribar adı verilen ağaç reçineleridir.

(II) Fırtına sırasında dalları kopan ağaçlardan yüksek miktarda reçine akar. Bu reçinenin milyonlarca yıl içinde fosilleşmesiyle kehribar ortaya çıkar. Reçine, akışkanlığı az bir sıvı olduğu için üzerine düşen ufak canlıların reçineden kurtulması zordur. Bu yüzden fosilleşerek kehribara dönüşen reçinenin içinde bazen ufak organizmalar da bulunur. Sıradan fosillerin aksine kehribarın içindeki fosillerin yumuşak dokuları iyi korunur. Bu yüzden kehribar fosilleri canlılar hakkında daha detaylı bilgi verir. Reçine canlıya temas ettiğinde dokuların içine sızmaya başlar. (III) Böylece onları muhafaza edip içine gömülmüş organizmanın mantarlara ve bakterilere yem olmasını engeller. Hatta zamanla sertleştikçe fosili çevreleyen bir kabuk oluşturur.

Bilinen kehribar rezervleri arasında en eski dönemlere ait olanlardan biri Burma’da bulunuyor. Yaklaşık 99 milyon yıllık olan bu kehribar rezervinde kavun büyüklüğünde canlılara, hatta omurgalılara bile, rastlamak mümkün. (IV) 1990’larda Burma’da kehribar çıkaran bir madencilik firması Burma kehribarının her bir kilogramında ortalama 46 organizma olduğunu belirtmiştir. (TÜBİTAK)

Yukarıdaki metinde numaralanmış cümlelerin hangisinde fiilimsi türlerinin tamamına yer verilmiştir?

Test Bilgileri ve Sonuçlarım
  • Toplam Soru : 20
Ek Bilgiler